Genel Ekonomi - Yard. Doç. Dr. Ali MALKOÇ
Ödev Sitesi
151820061035 - Zülkani DURMUŞ

 
Genel Ekonomi
Alt Sayfalar  
  Ana Sayfa
  Karın Belirlenmesi
  Türk Ekonomisi-Dünden Bugüne
  =>Ekonomi devleri Türkiye’yi keşfetti!
  =>Türkiye'nin devleri enerjide toplanıyor
  =>Türkiye'nin en büyük problemi yüksek faiz
  =>Türkiye en büyük 15. ekonomi
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
Türk Ekonomisi-Dünden Bugüne

Türkiye ekonomisi
Kuruluş yıllarında Osmanlı Dönemi'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap vaziyetteydi. İstanbul ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen yoksul Müslüman köylülerden oluşuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı.

II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra ABD'nin de etkisiyle büyük bir sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir.

Ortalama %6 üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir ve Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde büyük sermaye ve sanayi oluştu. Bir milyar ABD doları ve üzeri sermayeye sahip holding sayısı 25'ü geçti. Bunun altındaki yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular. Arap ülkelerinde petrol sayesinde oluşan refah, Türkiye'de toplumun çalışmasıyla zor şartlarda oluştu.

Günümüzde Türkiye'nin pek çok bölgesi sanayi toplumu olarak nitelenebilir. Türkiye sanayi toplumuna hızlı geçiş olgusunu Müslüman toplumlar arasında başarıyla gerçekleştirebilen az sayıdaki ülkeden birisidir.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne değin üç iktisat kongresi yapmış ve önemli kararlar alınmıştır

İktisat Kongreleri 
17 Şubat 1923 tarihinde düzenlenen I. İktisat Kongresi'deki tablo ile, Kurtuluş Savaşından galip olarak çıkan Türkiye, Osmanlıdan devralınan borç yükü ile karşı karşıya, halkın büyük çoğunluğu fakir ve eğitimsiz, sanayisi yok denecek kadar az ve sermaye birikiminden yoksun, geri kalmış bir ülke konumundaydı. Bu Kongrenin ortaya konulan fikirler açısından o dönemin Türkiye ekonomisini yeniden inşa etmede büyük katkıları olmuştur.

1981 yılında düzenlenen II. İzmir İktisat Kongresi ise, iktisadi ve siyasi bunalımların gözlendiği, iktisadi olarak içe dönük sanayileşmenin yarattığı bunalımların biriktiği ve hemen ardından bu alanlarda büyük değişimlerin gözlendiği bir dönemde düzenlenmiştir.

1992 yılında düzenlenen III. İzmir İktisat Kongresi, bu değişim ortasında olan ve coğrafi açıdan etrafında siyasi çalkalanmaların gözlendiği Türkiye için, iktisadi açıdan gelecek yüzyıla hazırlanmada, hedefleri belirlemede, kamu ve özel kesimin fikirlerini ortaya koymada önemli bir yere önemli bir yere sahiptir.

1930 yılında Merkez Bankası kurulmuş ve Türk Parasını Koruma Kanunu TBMM'de kabul edilmiştir. Merkez Bankası özerk bir yapıya sahiptir ve para politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynar.

1923-1938
Cumhuriyetin ilk onbeş yılında, yani Atatürk Türkiye’sinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ilk yıllarında uyguladığı ekonomik devrimlerle, siyasal bağımsızlığının ardından ekonomik bağımsızlığını da kazanma yolunda önemli adımlar atmıştır.

1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Cumhuriyetin nüfusunun 13.648.000 kişi olduğu belirlenmiştir. Genel nüfusun %47,71’ini çiftçiler (4.368.061) %3,7’sini sanatkarlar (299.000) ve %2,8’ini de tüccarlar (257.000) teşkil ediyordu.

1924-1929 döneminde yılda ortalama yüzde 10,9, sınai üretim ise yüzde 8,5 oranında artış kaydetmiştir. Bu sonuç, üretim kapasitesine yapılan ilavelerden çok, geçmişte meydana gelen kapasite boşluklarının kullanılmasının bir sonucudur.

29 Ekim 1929’de ABD’de yaşanan ekonomik krizden genç Türkiye Cumhuriyeti'de etkilenmiş, devletçi, müdahaleci ve korumacı politikalar uygulanmaya başlanmıştır. 1923-1929 yılları arasında özel sektör girişimlerinin ülke kalkınmasında yetersiz kaldığını düşünen CHP, 1931 yılında programına devletçiliği almıştır. 

1935’de Atatürk’ün devletçilik kavramı hakkındaki görüşleri şöyledir:
Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi 19. asırdan beri sosyalizm nazariyatçılarının ileri sürdüğü fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuş Türkiye’ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizde manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak memleket iktisadiyatını devletin eline alması.

1933 yılında, Sümerbank'ın kurulması ve Mevduatı Koruma Kanunu ile Ödünç Para Verme İşleri Kanunlarının kabul edilmeleri başlıca iktisadi olaylardır. Devlet bu tarihte ilk defa faiz oranlarını belirlemeye başlamıştır.

24 Ocak kararları 
24 Ocak Kararları ile 1980 öncesi dönemde uygulanan ithal ikameci büyüme stratejisi terk edilerek dışa açık büyüme stratejisi uygulamaya konulmuş ve büyüme stratejisi, temel olarak, verimlilikte artış sağlamayı ve ekonominin rekabet gücünü artırmayı amaçlamıştır. Bu çerçevede, piyasa ekonomisinin kurumsallaşması yönünde adımlar atılmıştır.

Sanayi sektörü  
Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet temel tüketim ve ara malları alanında ithal ikamesi sağlamak amacıyla un, şeker, pamuk ile kömür, demir ve akaryakıt üretimine özellikle öncelik vermiş, cumhuriyetin ilk on bir yılında dört şeker fabrikası açılmıştır. Şu an ise, Türkiye son bir kaç yıllık kalkınmayla otomotiv, elektronik, uçak, beyaz eşya, demir çelik ,giyim vb. alanlarda ilerleyerek bu ürünleri ihraç etmeye başlamıştır. Türkiye bir tarım ülkesi değil, bir sanayi ülkesi olmuştur. Türk ilerigörüşlülüğü ve aklı sanayi ile birleşince Türkiye, ekonomide dünyanın en hızlı büyüyen birkaç ülkesinden biri haline gelmiştir 

Turizm sektörü 
Türkiye son yıllarda çok önemli bir turizm merkezi haline gelmiş bulunmaktadır. 1980 yılında sadece 326 milyon dolar olan turizm gelirleri, yaklaşık 24 kat artarak 2001 yılında 8,1 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Turizm gelirlerindeki yıllık ortalama artış oranı yüzde 16,5 olmuştur
Kaliteli tıbbi servisleri ve yetenekli doktorları ile Türkiye, düşük fiyatları ve Avrupa ile Orta Doğu arasındaki konumu ile önemli bir sağlık turizmi bölgesi olmuştur.

Yabancı turist sayısı 2002 ve 2005 yılları arasında 12.8 milyondan 21.2 milyona ulaşmıştır ki, bu sayı Türkiye'yi "Yabancı Ziyaretçiler için En İyi 10 Ülke" sıralamasına sokmuştur.

Finans sektörü  
Merkez Bankası 1930 yılında kurulmuştur. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 1985, İstanbul Altın Borsası ise 1995 yılında kurulmuştur.

Enerji 
Türkiye, enerji ihtiyacı olarak dışa bağımlı bir ülke. Petrol tüketiminin yaklaşık %90’ını ithalat ile karşılıyor. 1990'lı yıllarda doğalgaz kullanımına son derece yoğun bir biçimde geçiş yaşandı. Özellikle büyük kentlerin ısınma sistemleri doğalgazla çalışır hale getirildi. Hidroelektrik üretim biçimi açısından elinde çok büyük fırsatlar olan bir ülke olmasına karşın Türkiye, doğalgazı elektrik üretiminde de kullanmaya başladı.

Bakü–Tiflis–Ceyhan Petrol Boru Hattı ya da kısaca BTC, Azerbaycan petrolünü Gürcistan üzerinden Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına taşımayı amaçlayan bir petrol boru hattı projesidir.

Tüm Dünya'da ucuz ve istikrarlı enerji kaynaklarına sahip olabilmek için yoğun bir mücadelenin yaşandığı ve Sovyetler Birliği’nin 1991 yılının sonunda resmen dağılmasının ardından Kafkaslar ve Hazar Denizi çevresinin bu mücadelenin en çok hissedildiği bölge olduğu düşüldüğünde BTC Boru Hattı'nın statejik bir öneme sahip olduğu söylenebilir.

2009 yılı bütçesi 

TBMM Başkanlığı'na sunulan 2009 yılı bütçesinde gelir 148,7 milyar YTL, gider 262,1 milyar YTL olarak öngörüldü. Büyüme hızı yüzde 4, enflasyon hedefi yüzde 7,5 olarak belirlendi

TBMM Başkanlığına sunulan 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısında, bütçenin, geliri 248 milyar 759 milyon TL, gideri ise 262 milyar 110 milyon TL olarak öngörüldü. Bütçenin 13,3 milyar TL açık vereceği 2009 yılında, 202 milyar 90 milyon TL vergi toplanması hedeflendi. Tasarıya göre, bütçe 2009’da 44 milyar 149 milyon TL faiz dışı fazla verecek. Böylece faiz dışı fazlanın yüzde 3,5 olması öngörüldü.

Tasarıda, gelecek yıl Türkiye’de büyüme hızı yüzde 4, yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 7,5 olarak yer aldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından 23 Ekim Perşembe günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulacak olan 2009 yılı bütçe kanunu tasarısı, gelecek yıl YTL’den TL’ye geçileceği için Türk Lirası (TL) olarak hazırlandı.

GELİRLERİ OLUŞTURAN KALEMLER

Toplam 248 milyar 759 milyon TL olarak belirlenen 2009 bütçe gelirinin, 214 milyon 948 bin TL’si yargı, 1 milyar 152 milyon 679 bin lirası idari, 2 milyar 258 milyon 904 bin lirası vergi, 126 milyon 627 bin lirası diğer para cezalarından oluşacak.

Tasarıda, 1 milyar 152 milyon 679 bin TL olarak belirlenen idari para cezasının; 700 milyon 85 bin lirası trafik, 7 milyon 404 bin lirası çevre, 445 milyon 190 bin lirası da diğer idari para cezalarından oluşacak. Vergi cezalarının alt kalemlerinden; Vergi Ve Diğer Amme Alacakları Gecikme Zamlarından beklenen ceza 1 milyar 769 milyon 909 bin lira olarak öngörülürken, Diğer Vergi Cezalarından 489 milyon 995 bin TL ceza geliri bekleniyor. Böylelikle 2 milyar 259 milyon 904 bin TL düzeyinde tahmin edilen vergi cezası; idari cezalar içinde, en fazla gelir getiren kalemi oluşturdu. Diğer para cezalarını oluşturan kalemde ise; Kaynak kullanımı Destekleme Fonu Kesintilerinden oluşan cezai faiz 39 milyon 443 bin TL ve tüm bu kalemler içinde tanımlanmayan diğer para cezası da 87 milyon 184 bin TL olarak hesaplandı. Dolayısiyle, Diğer Para Cezaları başlığı altında 126 milyon 627 bin TL ceza toplanması öngörüldü.

-YATIRIM HARCAMALARI-

Tasarıya göre, 2009 Yatırım Programına ek yatırım cetvelinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye harcama yapılamayacak. Ödeneği toplu verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sair işlere (kurulu gücü 500 megavatın üzerindeki HES projeleri, Gebze Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının iyileştirilmesi ve demiryolu boğaz tüp geçiş inşaatı ve diğer demir yollu yapım projeleri hariç) 2009’da başlanabilmesi için proje veya işin 2009 yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin yüzde 10’undan az olamayacak.

Silahlı Kuvvetler bütçesinin programlarında savunma sektörü, altyapı, inşa, iskan ve tesisleriyle NATO altyapı yatırımlarının gerektirdiği inşa ve tesisler ve bunlara ilişkin kamulaştırmalar ile stratejik hedef planı içinde yer alan alım ve hizmetler, DPT Müsteşarlığının vizesine bağlı olmayıp, 2009 yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer almayacak.

2009 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu değişiklikler için 2009 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usullere uyulacak. Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinde yer alan Silahlı Kuvvetlerin tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleriyle bir fonksiyona ait hizmetin, diğer bir fonksiyon tarafından yürütülmesi halinde ilgili ödeneğin, fonksiyonlar arasında karşılıklı olarak aktarmaya Maliye Bakanlığı yetkili olacak.

Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı; cari yıl içinde aralarında yapılan hizmetlerin bedellerini karşılamak amacıyla varılacak mutabakat üzerine, bütçeleri arasında karşılıklı aktarmaya yetkili olacak. Genel Bütçe kapsamındaki kamu idareleriyle özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilecek. Bu idarelerin yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi aktarmaları yapmaya Maliye Bakanı yetkili olacak.



-RESMİ TAŞITLAR-

TSK (Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil), Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne kurum, kuruluş, dernek ve vakıflarca hibe edilecek taşıtlar, Bakanlar Kurulu kararıyla edinilebilecek. TSK’ya (Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) ait taşıtlardan 10 yılını doldurmuş olanlar, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı kararıyla, satın alınacak taşıt sayısı Milli Savunma Bakanlığı için 40, Jandarma Genel Komutanlığı için 10, Sahil Güvenlik Komutanlığı için 5’i geçmemek üzere mübadele yoluyla yenileriyle değiştirilebilecek. Aradaki fiyat farkı, bütçeden karşılanabilecek.

Vakıf, dernek, sandık, banka, birlik, firma, şahıs ve benzeri kuruluş veya kişilere ait olup, Taşıt Kanunu kapsamında bulunan kurumlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşlarınca kullanılan taşıtların giderleri için (güvenlik hizmetlerinde kullanılan taşıtlar hariç) kurum bütçelerinden hiçbir şekilde ödeme yapılmayacak.

 
 
   
E-Devlet Linkleri  
  Online E-Devlet Hizmetleri
TC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
 
Bugün 7 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol